15 Aralık 2012 Cumartesi

Necip Fazıl Kısakürek Anıları


NECİP FAZIL KISAKÜREK BİLİNMEYEN ANILAR...

Bir gün büyük şair Necip Fazıl Kısakürek'e sahilde rastlayan bir hayranı; 
''Üstad, senin bütün mücadelelerin güzel, hizmetlerin eşsiz ama şu tarafın olmasa diye tenkit eder Bunun üzerine Necip Fazıl tebessüm ederek: 
''şu boğaz'dan geçen lüks ve güzel gemiyi görüyor musun? Bak ne kadar lüks ve konforlu değil mi? İşte böylesine lüks geminin tuvaleti de vardır'' der 

********************************************* 
Bir gün Necip Fazıl, bir üniversitede konferansa katılmış 
Çıkıp herzamanki gibi Din ve Allah kavramı hakkında konuşmuş 
Konuşması bittikten sonra, onunla karşıt görüşlü olan bir Profesör, Necip Fazıl'a 'Siz önceden çıkıp farklı şeyler söylerdiniz, şimdi ise o sözlerinize çelişen şeyler söylüyorsunuz Yazdığınız şiirler hala ezberimdedir bu ne demek oluyor? ' 
Necip Fazıl'ın cevabı meleklere parmak ısırtacak bir cevap olur 'Benim geçmişim bir çöplüktür ve çöplükleri sadece köpekler kurcalar' 

************************************************ 
Nur Harmanı'nın pırıltılı kalemi Necip Fazıl'ın da içinde bulunduğu uçak, Yeşilköy Havaalanından kalktıktan kısa bir zaman sonra arızalanır ve geri döner Havaalanındakiler merakla, "Ne oldu, nasıl oldu?" diye sorarlar mübareğin cevabı hem teslimiyetçi hem de hikmetli: 
"Ahirete kabul etmediler, geri döndük" 

************************************************* 
Mahkemede hakim, Necip Fazıl'a: 
- Bak, der Seni bundan böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim, öyle değil mi? 
Necip Fazıl sorar: 
- Hakim Bey, yoksa istifa mı ediyorsunuz? 

************************************************* 
Rahmetli Ustad bir yerde konferans verirken, Ustadi sevemeyen biri konusmayi biraz 
dinledikten sonra salondan cikar gibi yapip ustadin onunden gecerken muz kabugunu 
Ustadin on tarafina yere atar 
Ustad umursamaz bir tavir; 
-Burada bir kimlik bulunmustur kayib eden varsa gelip alsin der 

********************************* 
1960’lı yıllar, Üstad’ın “Sahte Kahramanlar” konferansı ile Türkiye’yi salladığı yıllar İşte bu “Sahte Kahramanlar” dolayısıyla Ankara’ya gittiği zaman, devrin başbakanı bir adamını göndermiş Üstad’a adamın getirdiği mesaj şu: 
—Muhterem Üstadım, sayın başbakanımızın size çok selamları var 
-Aleyküm Selam ,ne diyor? 
—Sahte kahramanlar konferansında kendilerinden söz edilmemesini istiyorlar 
Başbakanın adamının sözü bitince şöyle gürlemiş Üstad: 
—Var git söyle ona, sahte kahraman olmak da bir seviye işidir Onda bu seviye de yok, merak etmesin bahsetmeyeceğim 

********************************* 
Kayseri'deydik, bir adam getirdiler, "şununla iki kelime konuş!" dediler bana Adam geldi Elinde sigara, Ramazan günü Anladım ne tip 
olduğunu 

Hitap ettim: 

"- Sigaranı at da öyle gel karşıma!" 

Gayet ucuz bir formülü vardır bu işin Günün hemen bütün formülleri gibi 

O da aynı şekilde cevap verdi: 

"- Allah'ın bildiğini kuldan niye saklıyayım?" 

Bu umumî formül 

Devam ettim: 

"- Allah senin tenasül aletin olduğunu da biliyor Niye saklıyorsun?" 

Bozuldu, kala kaldı, hiçbir şeye aklı eremedi "- Senin bu susman mağlûp olman 
değildir Şimdi seni mağlûp edeyim dedim; Allah'ın bilmediği bir şey olabilir mi? O her şeyi biliyor Yalnız senin, Allah'ın bildiğini, yalnız ondan af dileyerek ona tahsis etmen ve onun bildiği şeyi ortaya açıkça, hayâsızca dökmemeni gerektiren bir fakülteye malik olman lâzım Sen bundan da mahrum bir bedbahtsın!" 

********************************* 
Üstad Yenilgi ve mağlubiyeti kabul etmezdi Bir gün bir tren istasyonunda onun sinirli sinirli gezdiğini gören bir hayranı (bazı rivayetlere göre onu sevmeyen biri) sorar: 
- Ne oldu Üstad, treni mi kaçırdınız? 
Üstad böyle bir ithamı kabul eder mi? Treni kaçırmak bir eksiklik, bir yenilgidir 
- Kovdum gitti, der

Yine bir gün Üstad'a sormuşlar: 
-Üstad özel arabanız yok mu? 
Üstaddüşünmedencevapverir: 
-Ona en son bineceğiz. 
************************************************** ****** 
Üstada bir konferans sırasında bir genç sorar: 
-Osmanlı emperyalist değil miydi?Cevap dikkate şayandır: 
-Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu fransızca değil türkçe sorardın. 
************************************************** ***** 
Necip Fazıl bir konferansında isim vermeden gazetelerin tenkidini yapiyormuş. Fakat o şekilde açık konuşuyormuş ki, bu işlerle çok az ilgili olan dahi hangi gazeteden söz edildiğini anlarmış Dinleyenlerden biri hatibin sözünü keserek: Hangi gazeteden bahsediyorsunuz? 
Necip Fazıl sorar: 
-Siz ne iş yapıyorsunuz? 
-Keresteciyim. 
-Belli,otur! 
************************************************** *** 
Necip Fazıl Kısakürek in 1954 lü yıllarda çıkardığı Büyük Doğu mecmuasının bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş resmini yayınlayınca, "padişahlık propagandası yapmak " gibi saçma bir gerekçe ile derginin o sayısının toplatılmış ve kendisi de suçlanarak mahkemeye sevkedilmiştiNecip Fazıl’ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:İçinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var Siz de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?" diye cevap vermişti Necip Fazıl vapurla Karaköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp:"Üstad", diye sormuş 
"Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik." 
N. Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan: 
"Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya" cevabını vermiş. 
************************************************** ****** 
Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış.Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil.Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl'a demiş ki:-'Şunun haline bak,oruç tutmaktan ne hale gelmiş' demiş.Tabi Necip üstad altta kalırmı hemen cevabı yapıştırmış: 
-'Aaa Nazım sen bilmiyormusun Hayvanlar oruç tutmaz... 
************************************************** ****** 
Üstad hapishanede koğuşunda iken aynı koğuşa Nazım Hikmet getirilir,Nazım Hikmet Üstadı görünce gülerek " sendemi buradasın? Şu haline bakmaymuna dönmüşsün" der...Üstat, karşısında duran Nazım Hikmet e cevabı yapıştırır... " Ben de pencereye dönerim... Bugünlerde Vakit Gazetesi yazarı olan Hüseyin Üzmez, dönemin ünlü gazetecisi Ahmet Emin Yalman’a suikast girişiminde bulundu.Üzmez, olayın ardından yakalandı. O günlerde herkes, ülkede büyük gürültü koparan bu suikast girişiminin arkasındaki ismi arıyordu. Ve o isim bulundu: Necip Fazıl.Çünkü "milliyetçi-mukaddesatçı" kesimin ünlü şairi Necip Fazıl, o günlerde Yalman aleyhine çok ağır yazılar yazıyordu.Ayrıca... Üzmez, iflah olmaz bir Necip Fazıl hayranıydı.Sonunda Necip Fazıl, "azmettiricilikten" tutuklandı ve mahkemeye çıkarıldı."Ünlü şair"in mahkemede kendisini savunurken söylediği şu cümle "unutulmazlar" arasındadır: 
"İngiliz’in biri, kıskançlık krizi içinde karısını öldürse... Ve adamın cebinde Othello piyesinden bir sayfa bulsanız... Azmettirici diye Shakespeare’in iskeletini mezarından çıkarıp Londra köprüsünden mi sallandıracaksınız?"Evet, Necip Fazıl işte böyle bir laf cambazıydı. 

Necip Fazıl mahkemede sinirlenmiş. 

Hakime: 

-burada bulunanların yüzde ellisi eşektir,demiş. 

hakim sözünü geri almasını istemiş.Üstad buna yanaşmamış.Ancak hakim diretince üstad: 

- peki hakim bey, sözümü geri alıyorum. burada bulunaların yüzde ellisi eşek değildir.. 

Üstadın müdafaaları basit birer savunma değildir. Hakimleri diliyle ve zekasıyla etkilemek üstad için zor değildi. Sanatsal savunmaların etkisinde kalan hakim değiştirilirmiş. Bir seferinde yine hakim değişmiş ve yeni hakim üstadın savunmasını duyunca "artistlik yapma adam gibi konuş" demiş. Tabi üstadın altta kalması beklenemez. 

"Hakim bey biz tutukluyken öyle muamele ediyorlarki bizde adamlık bırakmıyorlar o sebeple karşınıza çıktığımız vakit rol yapmak zorunda kalıyoruz"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder